1 Temmuz 2014 Salı

The Grand Budapest Hotel:Bize bir masal anlat Wes Anderson.


Hayali bir Avrupa ülkesinde,anlatıcının başka bir anlatıcıya devriyle ve çağımızın en spesifik yönetmenlerinden Wes Anderson'un elinden çıkma rüya gibi bir film...Stefan Zweig'in notlarından esinlenilmesi de başka önemli bir detay.


Filmi izlemeyi çooook uzun süredir dört gözle bekliyordum çünkü oyuncu kadrosu açıklandığından beri merak etmemek elde değildi.Anderson'un senaryosunu yazdığı Moonrise Kingdom'ın beklentilerimin altında kaldığını itiraf etmeliyim ama The Grand Budapest Hotel beklentilerimi dahi aşan güzellikte doğrusu.
Kadro harikulade zaten denecek söz yok.Afişi gördüğümde daha dinamik bir senaryo beklemiştim,böylesine bir kadrodan kimse yan rol oynamaz gibi gelmişti ama 2 dakika görünüp kaybolmasalar zaten 5 saate çıkardı filmin süresi:)
Ahım şahım bir senaryoya sahip değil belki.Gustave H ve Zero Mustafa arasındaki dostluğun filmin belkemiği yapılmış olması bile en az görseliğinin büyüleyiciliği kadar izleyici üzerinde etkiliydi bana göre.Zero Moustafa ve Agatha'nın aşkıysa bir yan hikayecik olarak bir o kadar sevimliydi.Filmin en duygusal yanı ise Mr. Moustafa'nın genel anlamdaki yalnızlığının betimlendiği ve yazara hikayeyi anlattığı akşam yemeği kısmıydı bence.


Oyunculardan tek tek bahsetmeyeceğim lakin:Ralph Fiennes...Bu ne menem bir oyunculuk,bir karakterin hakkı bu denli nasıl verilebilir...Çekimlere başlanmadan önce başrolde Johnny Depp olacak diyorlardı,kendisi en beğendiyim aktörlerden olsa da iyi ki Ralph Fiennes rolü kapmış söylemeden geçemeyeceğim.Genelde Wes Anderson filmlerinin olmazsa olmaz oyuncuları (ör:Bill Murray)da rol almış filmde fakat pek az göründüler,iyi de oldu böyle bence.
Puanlamam gerekirse 9/10.Nöronlara şenlik,gökkuşağı gibi,nasıl gördüğünüze şaşırdığınız düşler gibi olmuş,sinemada görselliğe önem veren izleyiciler için de izlenilmesi farz, her sahnesi sanat eseri niteliğinde bir film...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder